www.google.com

bilalkayabay.blogspot.com

15 Ağustos 2009 Cumartesi

ÇÜRÜK MOR

ÇÜRÜK MOR


Ülkede seçim yapılmış. Daha bismillah demeden hazretler ekranlarda boy gösteriyor.
Muhalifler sandık güvenliğinden, seçimlere hile karıştırma olasılıklarından, söz ediyor.

Bu durumda, yürütmenin başına düşen, hemen ilgili birimleri göreve çağırmak;
herkesin kaygılarını giderici açıklamalar yapıp, adımlar atmaktır.

Ne bileyim "Bütün dünya kamuoyunun gözü üstümüzde. Demokrasi sınavı vermekteyiz.
En küçük bir kuşku yaratacak davranışta bulunan kim, hangi partiden olursa bedelini ağır öder.
Muhaliflerimizin içi rahat olsun. Bu güvenliği sağlamak bizim namus borcumuzdur."
Gibi bir açıklama. Ne gezer.
Kuşandı silahları ve yeni buluşu olan yeni "rengin" ip uçlarını vere vere başladı
yaylım ateşe. O kendine yakıştırdı, biz yakıştıramadık "bir başkana".

Daha doğrusu bir başbakana yakışan budur. Budur da hazret "başbakan" değil;
sözüm ona Kasımpaşalı'dır. Başından beri yaptığı gibi, çömezlerini elinin tersiyle süpürüp -sevgili dostu Amerikalılara bunu süpürtmemişti- aldı sazı eline, saydı döktü, ne gelirse diline.

Seçim sonuçları kesinleşme noktasında, yine arz-ı endam eyledi ekranlarda.
Bu kez yüzünde yeni bulunmuş rengiyle göründü.

Aman tanrım !... Böyle bir "mor" görmedim hiç ömrümde. Ki ben renklerin
yurdundan geliyorum. Kafkaslar'dan, Kaçkarlar'dan, Binboğa'dan, Toroslar'dan.

Yüzünde"tayyip moru", öfkeden kudurmuş, içine akıtmakta çok zorlandığı
ağıyla söyleniyor:

"Anlaşılır gibi değil, falan illere, filan yörelere o kadar yatırım onca hizmet
yaptık, beklediğimizi alamadık." Sadakayla yaşamını sürdüren, nankörlük yaparsa bu öfkeyle karşılaşır. Bre nankör, bre soysuz, bre namussuz diye basar ya feryadı sadak veren,
aslında kendini tatmin etmek isteyen, desinler için sadaka dağıtanlar.
Bu, sadaka kültürünün doğal sonucudur.

Dilinin ucuna geldi geldi söyleyemedi, bütün bunlar. "Gözünüze dizinize dursun dağıttıklarım. Ulan eğer elimde olsa evlerinizden, yollarınızdan birer birer alır verdiğim sadakaları, meydanlarda yakardım ibret-i alem için" diyemedi. "Ben bu millete -ananı da al
git- demek de haksız mıyım" geldi gitti diline... diyemedi.

Bütün bunların sonucu "o renk" çıktı ortaya: RT Moru
Evet bu mor, içten çürümenin dışa yansıyan rengi.

Hiç yorum yok: