www.google.com

bilalkayabay.blogspot.com

15 Temmuz 2011 Cuma

DÜNYA GÜZELİM BENİM

Kimsesiz dünya güzeli karayazgılı yurdum
Irzına musallat ne çok soysuz var
Fidanların yakılıyor anaların bağrında
Ezber talimindeler  tivi papağanların
İğreti kalıp laflar sorumlu ağızlarda
Çemkirdikçe coşuyor ekranda zağarların         

14 Temmuz 2011 Perşembe

EYLÜL PARK VE...

yılın son eylülüydü
sarı kanayan parkta
yağan yağmur koşan ben
koşan yağmur yağan ben
toprak kan ter içinde
yüzümde sel kanadı

intiharında kirpisi
yaslı atkestanesi
şapka çıkardı güne
en sıkı palamudu
öffke hışşladı meşe
sözümde yel kanadı

bulutlayın ağdı göğe
gözleri çocukların
mayınlar açtı dağlarda
gözümde gül kanadı

duvağını kefen yaptı
yüreği türkü gelin
ezgiler hançer kıvamı
mızrapta tel kanadı

neron ateşine yanar nevruzlar
demir cansuyumda cosslar
kanı kanla yumalarda
anadolu'm emperyalin keyfine
gözbebeklerimi vurur silahım
tetikte el kanadı





12 Temmuz 2011 Salı

BÜLBÜLÜN GÜL İLE KAN DAVASI VAR

BEYLER'İN BİZİMLE NE DAVASI VAR


           Eey, birtakım abuklamaları imge diye sıralayıp şaircilik oynayanlar, şu dizeye bir bakın.

          Bedri Rahmi, boşuna "nerde bir köy türküsü görsem / şairliğimden utanırım" dememiş.
          Haa, birtakım dangalak Bedri Rahmi'yi, şair saymaz bilir misiniz. Bir başka dangalak taifesi de "ressam" saymaz:

          Sen misin köy türküsünü görünce şairliğinden utanan... Sen misin bu toprağı, bu toprağın değerlerini desenleyen. Sen misin halk adamı olan.

          Sen misin batılarda eğitimlenip, batıya uşaklık etmeyen, tapınmayan, özenmeyen. Kendine, özüne ANADOLU'ya dönen. Gidinin döneğiii...

           Oh olsun, "biz san'at jandarmaları" da seni, şair - ressam saymayız.

            Fikret Otyam'a da kıyıdan bakar bu taife.
            Fikret Otyam deyince, şu anıyı anlatmalyım:

           Bir etkinlik sonrası, akşam yemeğindeyiz. Kalabalık bir masa. Sol yanımda Fikret Ağabey, solunda Filiz Otyam. Karşımda Mehmet H.Doğan, sağ yanında eşi...
           Söz bir ara Abdülkadir Bulut'a geldi. Hak ettiği ilgiyi göremediğinden söz ederken Fikret Otyam, birden heyecanla bağırdı:"Arkadaş, bu memlekette şiir mafyası var."

            Ses kayıt cihazını açıp konuş Fikret abi dedim koydun masaya. Mehmet H.Doğan, biraz bozuk, Bilal Kayabal'ın çok hoşuna gitti, dedi. Ben, Kayabay diye düzelttim. Ben de Kayabay, dedim dese de, eşi benden yana çıkınca. Susmak zorunda kaldı.

             Fikret Otyam, az önceki sözüne gönderme yaparak: Demedim mi, dedi ve kadehini şerefe kaldırdı.

             Diyom diyom gene de bazı dostları inandıramıyom: Beynimde bir şeyler fazla. Gül, dedik; bülbül, dedik; nerelerdeeen nerelere geldik. Hasbin Allaaah !...

            Bülbülün gül ile kan (har) davası var...
            Bu dizeyi duydukça, okudukça, söyledikçe... Eğer, gülün harı yani dikeni yüreğinize saplanmıyor; bütün beyaz gülleri kan kızılına boyamıyorsa; ciğerinizin bağından yakalayıp, çölden çöle savurmuyor, taştan taşa vurmuyorsa, deryalar gözünüzde iki koca damla yaşa çevrilmiyorsa...
           Canınız cehennem !..