www.google.com

bilalkayabay.blogspot.com

12 Ekim 2010 Salı

   KÖPEKLER KEDİLER İNSANLAR
            Hayvan severlerin, hayvanlara yaptığı zulmü, hiç bir hayvan canavarı yapamaz.
            Sen, zavallı hayvancığı, kopar doğal dünyasından, tutsak et kafeslere, camdan fanuslara, tak boynuna tasmayı, kişiliksizleştir, benzet kendine...
            Yetmedi, kıy hayatın özüne, kısırlaştır hayvanı... Sonra onlar adına, burnundan kıl aldırma…             
            Köpeğine saldıran başka köpeğe, daha beter saldırıp, parçalamaya kalkan kafa, nasıl bir köpek severdir. Şimdi bu taife “it” dememe de kıç atar. Bilmezler ki, it başkadır, “itlik”  başka. Anadolu’da halk, it, der ve aileden sayar.
            Bu tavır, köpek sevmek midir, içindeki hırlayıp duran “itliği” mi tatmin etmektir.
            Yoksa, bir canlıyı tasmalayıp, gönlüne göre hükmetme sapıklığını doyurmak mı ?
            Kedinin adı niçin “nankör” dür. Bunun Türkçe’si, “ekmeksiz” dir. Yani, kendine yapılan iyilik karşısında minnet duymamaktır.
            İnsanlar böyledir işte: Üç kuruşluk iyilik yapar, beş kuruşluk tapınma bekler.
             Kediler, şöyle der gibidir:
            Bakıyorsun, besliyorsun, okşuyorsun diye, her haline eyvallah demem. Basarsan kuyruğuma, çıkarır patilerimden tırnaklarımı, tırmalarım seni.
            Benim varlığıma sığınıyor, avunuyor, yalnızlığını gideriyor, mutlu oluyorsun. Sen, bana, benim sana muhtaç olduğumdan daha çok muhtaçsın.
            Beni sokağa atarsan, bir yolunu bulur, sürdürürüm yaşamımı. Belki biraz zorlanırım ama seninleyken de başka şeyler zorluyor beni.
            Sen yalnız kalırsan ne halt edersin peki. Bana mecbur olmasan, beni çekmezsin zaten.
            O nedenle, bırak bana, nankör, demeyi. Asıl nankör sensin, eey insanoğlu.
            İteklenip kakalanmadıkça, kuyruğuma basılmadıkça, ben kimseyi tırmalamam. Sen kendine bir bak hele...
            Sen, seni itip kakanları, bırak kuyruğunu, kafana basıp, gırtlağını sıkanları, baş tacı ediyor; bu soysuzluğa, insan onuruyla karşı koyan, senin için zulme başkaldıranlara düşman kesiliyor; zalimin yandaşı olarak, seni sevenlere zulmediyorsun.
            Sonra dönüp, bana, nankör, diyorsun. Nankör de, beyni kör de, gözü kör de sensin. Benim tırmık yaralarım üç beş günde kapanır.
            Senin açtığın yaralar, kapanmadı, kapanmıyor, kapanmayacak, tarihler boyu, sen bu kafada gittikçe.
            Senin yaptığın, soysuzluğun, onursuzluğun daniskası.
            Nankörmüşüm !.. Peh !..